23 Aralık 2014 Salı

Tarih ve Bilimsellik Üzerine (gelişmişlikte fark atmak ve fark yemek)

Bugün biraz tarihin tozlu raflarına bakmak istiyorum. Çok detaya inmeyeceğim merak etmeyin.

Çin tarihine göre dünya üzerinde pantolon ve üzerine kemer uygulamasını ilk defa Türkler bulmuşlardır (o zamanda bile kemer sıkıyormuşuz :) ). Milattan sonra 1. yüzyıla tekabül ediyor. O zamanlarda Hz.  İsa'nın çarmıha gerilmesi, büyük Roma yangını (hani şu Neron'un yaktığı iddia edilen yangın), vezüv yanardağının pompeii yi yok etmesi olayları yaşanıyordu.

701-805 yılları arasında yaşayan kimyanın babası olan Cabir Bin Hayyan atomun parçalanmasının yıkıcı etkisini, Nitrik asidi, Hidroklorik asidi, sülfürik asidi saf olarak elde etmiş ve "Hakim ol kimyaya, hakim ol dünyaya" diyerek kimya biliminin (aslında sadece kimya değil bütün bilimlerin) ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.Bu tarihlerde Avrupa ile ilgili yazılabilecek belki en büyük olay İber yarımadasının Araplar tarafından fetih edilmesiydi. Yani Avrupa o zamanlar kayda değer birşeyler yapamıyordu.

Neden böyle idi? Çünkü (kültürel olarak Türk ve İslam dolayısıyla Arap) atalarımız  bilimselliğe önem veriyordu. Kuranın ilk emri "OKU"ya uyuluyor ve okuma işlevi yapılıyordu. Okuyan insanlar anlıyor ve daha çok merak edip araştırıyor ve Allah'ın izni ile buluyordu.

Rönesans adı verilen zamana kadar (ki 15. yüzyıl) Avrupada ufak tefek bile denmeyecek gelişme olmamıştı Avrupada. Tabi o zamanlarda dünyadaki süper güç elbetteki Osmanlı imparatorluğu idi. Rönesans ile birlikte Avrupa sanat ve bilim üzerine yoğun çalışmalara başladı ve atalarımızın keşfettiği veya izini ortaya çıkardığı gerçeklerin üzerinde çalışmaya ve geliştirmeye başladı. Her ne hikmetse atalarımız da sanki "bu kadar geliştiğimiz yeter biraz da onlar yetişsin" dercesine yavaş yavaş bilimden uzaklaşmaya başladı.

Efendim; yıllar miladi 1697 yılını gösterirken Thomas Savery isimli bir mühendis madenlerdeki suyu dışarı atmak için buhar basıncı ile çalışan bir tulumba yaptı (şaka gibi değil mi Ermenek'te vefat eden madenci şehitlerimizden 317 yıl önce  elin gavuru dediğimiz insanlar madenlerdeki suyun tahliyesi için çalışıyorlardı). O yıllar için emniyetli değildi ve ayrıca verimsiz olduğu için çok kullanılmadı ama sonrasında icat edilecek makineler için bir esin kaynağı olmuştu.

1695 yılında Osmanlı'da ölen 2. Ahmet'in yerine 2. Mustafa tahta çıkmış ve 1697 yılında Zenta Savaşına girmişti. 80,000 asker ve 90 topa sahip olan Osmanlı ordusu, 34,000 piyade, 16,000 süvari ve 60 top bulunan Avusturya arşidüklüğü ordusu karşısında İlber Ortaylı'ya göre 20,000 şehit, wikipedia'ya göre 30,000 şehit ve 87 top kaybıyla (3 tanecik kalmış) savaşı kaybetmişti. Avusturya arşidüklüğünün kayıpları ise 429 ölü ve 1598 yaralı idi. Hem İlber hoca hem de wikipedia'nın ortak tarafı Osmanlı'nın savaşı kaybetmesiydi.

Takvimler 1765 yılını gösterirken modern endüstrinin babası olarak bilinen James Watt, daha önce çalışması yapılan ama başarısız olan bir buhar makinesi üzerinde bazı revizyonlar gerçek anlamda ilk buhar makinesini yapmış ve devam eden yıllarda buhar makinesini geliştirerek güç kontrol valfi ve basınç göstergelerini eklemiş ve kelimenin tam anlamıyla zengin bir insan olmuştur. Emeklilik yıllarında teleskop ile mesafe ölçümü, buhar merdanesi gibi icatlarına devam etmiştir.

1726 yılında İbrahim Müteferrika ilk matbaayı kurmuş, 1730 yılında Patrona Halil isyanı çıkmış ve yeni sultan 1. Mahmut olmuştu. 1735 yılında Bonneval Ahmet Paşa (Claude Alexandre de Bonneval, prens Eugenin ordusunda Fransa ve Osmanlıya karşı savaşmış Fransız bir asker!) Osmanlıda Humbaracı Ocağını düzene sokmakla görevlendirildi. 1735 yılında Osmanlı-Avusturya-Rus savaşları, 1754 te 3. Osman'ın tahta çıkışı, 1757'de 3. Mustafa'nın tahta çıkışı, 1768 te Osmanlı-Rus savaşının başlaması gibi olaylar yaşanmıştı.

Bu ve bunlar gibi olayların kıyaslaması aslında çook daha fazladır. Yazımın özüne inmek gerekirse bilimsellikten uzak kaldığımız için çok fark attığımız batıdan resmen fark yedik. Osmanlıca değil farsça + japonca yanında marsça öğrensek bile bilime önem vermezsek bu farkın bırakın kapanmasını sabit kalmasını bile sağlayamayız.

Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder